CANLARIMIZ, EVCİL HAYVANLAR VE HAKLARI

CANLARIMIZ, EVCİL HAYVANLAR VE HAKLARI

Hayvanlar, doğanın dengesinin korunmasında son derece önemli ve vazgeçilmez bir unsurdur. Doğanın dengesinin korunması ancak hayvanların varlıklarına ve yaşamlarına sürdürmelerine bağlıdır. Hayvanlar olmadan doğanın dengesinin bozulacağı ve doğanın dengesinin bozulmasının da engellenemeyeceği aşikardır. Tüm bunlardan açıkça varacağımız sonuç, doğanın dengesinin hayvanlarla korunacağıdır.

Hayvanlar, toplumların varoluşlarından gelişimine kadar olan tüm süreçlerde aktif olarak rol oynamışlardır. İlk olarak beslenme, giyinme ve alet yapımı gibi amaçlarla avlanma faaliyetlerinde bulunulmuş, sonrasında hayvanlar, yük taşıma ve binek hayvanı olarak kullanılma amacıyla evcilleştirilme girişimlerinde bulunulmuştur. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş, insanların hayvanlarla olan bağında bir değişimi de beraberinde getirmiştir.

Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş ile ve genel olarak toplumların gelişme evresi sonucunda insanların hayvanlara olan bakış açısı da değişmiştir ve hayvanların hukuki statüsü hakkında farklı görüşler ortaya atılmıştır.

Özellikle geçtiğimiz yıllarda da modern insanın günlük yaşamında da fazlaca yer edinen hayvanlar, insanların da hayvanlara verdiği değerin artması ile insanların, hayvanları arkadaş olarak görüp onlara evini açmaları sayesinde hayvan haklarının önemi artmıştır.

Çevre hakkının önemi yanında çeşitli çalışmalar ile canlılara yönelik ilgi ve onların haklarına yönelik ilgi de doğal olarak artmış bulundu.

Tüm bunlardan dolayı hayvanlar, sadece etinden, sütünden, postundan yararlanılarak onlardan sadece fayda edinilmeye yönelik bakış açısından kurtulup insanlara evlerinde insanlara arkadaş olan, insanların vazgeçilmez dostu olan evcil hayvanlar ile sağlıklı çevrenin bir öğesi olan yabani hayvanlar da çeşitli hukuki düzenlemelere konu oldu.

Hayvanların toplumsal statülerine ilişkin felsefi tartışmalar, antik çağlara kadar uzanmaktadır.

İlk hayvan zulmü yasası 1635’te kabul edildi ve canlı koyunların yünlerinin yırtılmasını yasakladı.

Hayvan hakları hareketinin kökleri, 18. Ve 19. Yüzyıllarda öncelikle evcil hayvanlara yapılan zulmü ve kötü kabul edilen uygulamaları önlemek amacıyla kurulan çeşitli insancıl kuruluşlardır.

Hayvan hakları kavramı, modern hukuk kuralları içerisinde 1970’li yıllar itibariyle yer almaya başlamıştır.

Modern hayvan hareketinin gelişmesinde, hayvanların zengin ve karmaşık sosyal, psikolojik ve duygusal zenginliklerini gösteren bilimsel incelemeler; bu bilgilerin ileri fotografik tekniklerle, filmlerle ve özellikle televizyonlarla evlere kadar taşınması; kedi, köpek, kuş gibi evcil hayvan beslemenin yaygınlaşması ve hayvanların evlerin “onursal” üyeleri haline gelmesi hayvanların da acıya ve hazza duyarlı, insanın kendi tecrübesinden hareketle kolayca anlayabileceği sosyal ve duygusal eğilimlere sahip oldukları görüşünün yaygınlaşmasını sağlamıştır. Ayrıca evcil hayvanların tarımda, tıbbi, bilimsel ve endüstriyel araştırmalarda kullanılmasına ve onlara yapılan muameleler, hayvanların acılarına karşı duyarlılığı da arttırmıştır (Ünder 1996).

Tüm bu geçirilen evreler sonucunda bazı uluslararası ve ulusal hukuki düzenlemelerle hayvan hakları konusu ele alınmıştır.

Yaşayan bütün canlı türlerinin doğal haklara sahip olduğu, sinir sistemi mevcut olan her hayvan türünün kendine özgü haklarının bulunduğu, bu doğal haklarının küçümsenmesi ya da göz ardı edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar ortaya çıkaracağı, insanların hayvanlara karşı suç işlemesinin önlenmesi, hayvanların yaşama haklarının insanlar tarafından tanınmak suretiyle bu hakka saygı gösterilmesi gerekçeleriyle 15 Ekim 1978 yılında Paris’te Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi yayınlanmıştır.

Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, 1999 tarihinde Türkiye tarafından imzalanıp 2003 tarihinde yürürlüğe konulan bir sözleşmedir. Bu Sözleşme’nin önsözünde insanoğlunun doğadaki tüm canlılara karşı ahlaki bir sorumluluk taşıması neticesinde evcil hayvanlara muamele konusunda ortak bir standart oluşturma konusunda sorumluluğunu temel hedef olarak göstermektedir. Sözleşmeye taraf olan tüm devletlere sokak hayvanlarına yönelik bazı yükümlülükler getirilmektedir.

Türk hukukunda hayvan hakları konusuna gelirsek, Türkiye’de hayvanların korunmasına ilişkin yasal düzenleme, 21. yüzyıl başında gerçekleştirilmiştir.

Türkiye’de hayvanseverleri bir araya getiren ilk resmi demek İstanbul’da 1912 yılında “Himaye-i Hayvanat Cemiyeti” adı ile kuruldu. Atatürk’ün direktifleri ile 1923 yılında “Türkiye Hayvanları Koruma Derneği” olarak faaliyetlerini sürdürdü.

Cumhuriyet döneminde, 1926 yılında düzenlenen 904 sayılı Hayvan Islahı Kanunu ile birtakım yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemenin içeriğinde hayvancılığın geliştirilmesi, salgın hastalıklarla mücadeleler ve veteriner hekimlerin görev ve yetkileri ile ilgili hususları konusuna değinilmiştir. Hayvanlara yapılan kötü muamele ve hayvanların sebep olduğu zararlar ise Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmiştir.

Yukarıda da bahsedildiği gibi 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu’nda hayvanlar ile ilgili birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerin içindeki maddelere örnek verirsek,

765 sayılı Eski Türk Ceza Kanunu’nun 521. Maddesine göre,

“Her kim, bila mucip başkasına ait olan bir hayvanı öldürür veya işe yaramayacak hale koyarsa sahibinin şikayeti üzerine dört aya kadar hapis ve yüz liraya kadar ağır cezayı nakdiye mahküm olur. 

Eğer ika olunan zarar, hafif ise yalnız otuz liraya kadar ağır cezayı nakdi ile iktifa olunabilir. 

Eğer hayvanın yalnız kıymetine noksan gelmiş ise hapis cezası bir aya ve cezayi nakdi otuz liraya kadardır. 

Tarla ve arazisine kuş veya kümes hayvanları girmiş olan şahıs bunları zarar ika ederken görüpte öldürürse cezaen mesul olmaz.”

765 sayılı Eski Türk Ceza Kanunu’nun 577. Maddesine göre,

“Bir kimse hayvanlara karşı insafsızca hareket eder veya lüzumsuz yere döver veya yaralar yahut aşikar surette haddinden fazla yorulacak derecede zorlarsa on liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahküm olur.”

765 sayılı Eski Türk Ceza Kanunu’nun 518. Maddesine göre,

“Her kim bigayri hakkın başkasının arazisine veya bağ ve bahçesine hayvan sokarak veya orada bırakarak bir zarar ika ederse mutazarrırın şikayeti üzerine bu faslın birinci maddesinin ilk fıkrası hükmüne tevfikan ceza görür. 

Fail yalnız otlatmak maksadile aharın arazisine hayvan sokmuş veya girmesine göz yummuş ise diğer tarafın şikayeti üzerine göreceği ceza üç aya kadar hapis ve elli liraya kadar ağır para cezasıdır. 

Kayıdsızlık ve teseyyüp eserile bir kimsenin muhrez veya mezru olan arazisine veya bağ ve bahçesine hayvan girmesine sebep olanlar zarar görenin şikayeti üzerine on beş günden bir aya kadar hafif hapse veya on liradan otuz beş liraya kadar hafif para cezasına mahküm olur.”

2004 yılında kabul edilen 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nda da hayvanlarla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelere değinirsek,

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 181. Maddesine göre,

“(1) İlgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Atık veya artıkları izinsiz olarak ülkeye sokan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza iki katı kadar artırılır.

(4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan fiillerin, insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla ilgili olarak işlenmesi halinde, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(5) Bu maddenin iki, üç ve dördüncü fıkrasındaki fiillerden dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”

 

Yargıtay’ın 18. Ceza Dairesi’ne göre, Yine aynı Kanunun “Tanımlar” kenar başlıklı 2. maddesine göre atık, herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan, çevreye atılan veya bırakılan her türlü madde, alıcı ortam ise hava, su, toprak ortamları ve bu ortamlarla ilişkili ekosistemlerdir. Mevzuatımızda tanımı bulunmayan artık ise; öğretideki düşüncelerden de yararlanılarak, bir maddenin tüketimi, kullanımı ya da harcanmasından sonra artan, geriye kalan kısım olarak tanımlanabilir.

Türk Ceza Kanunu’nun “çevreyi kasten kirletme” suçunu düzenleyen 181/1, “taksirle kirletme” suçunu düzenleyen 182/1 ve 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 8. maddelerinde suçun unsuru olarak kabul edilen “çevreye zarar verecek şekilde” kavramı ise, “gerçekleşen somut bir zararı” değil, “zarar vermeye elverişliliği, zarar ihtimalini” anlatmaktadır. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere atık veya artığın; suç tipine göre kasten veya taksirle, su, hava ve toprak şeklinde gruplandırılan alıcı ortama ya da bu ortamlarla ilişkili ekosistemlerden birine verilmesi ile suç oluşacaktır. Çevrenin kasten veya taksirle kirletilmesi, kanunda tehlike suçları olarak düzenlenmiştir. Zararın gerçekleşmesi, bu suçlarda unsur olmadığı gibi cezalandırma şartı da değildir.

Öte yandan atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi hali TCK’nın 181. maddesinin 3. fıkrası 3. fıkrası ile 182/1. maddesinin ikinci cümlesinde, bunların insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek etkilerinin olması ise 184/1. maddesiyle 182/2. maddelerinde 182/2. maddelerinde, çevreyi kasten veya taksirle kirletmek suçlarında cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli haller olarak düzenlenmiştir.” (Esas: 2015/25325 Karar: 2017/1571)

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 177. Maddesine göre,

“Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”

26.04.2004 tarihinde 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kabul edilmiştir. Ve böylelikle hayvan hakları resmi olarak güvence altına alınmıştır.

Hayvan hakları ile ilgili kabul edilen bu yasadaki düzenlenmiş olan yasaklara uymamanın yaptırım hali kabahatler kanununa göre düzenlenmiştir.

Aynı zamanda işbu yasa ile sahipli veya sahipsiz hayvan ayrımı yapmaksızın hayvanların yaşam hakları ve sağlık gibi haklarının korunması ile ilgili düzenlemeler mevcuttur.

Daha sonra 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun hayvan hakları ile ilgili yasaklara ve düzenlemelere uyulmaması sonucunda bağlanan yetersiz yaptırımların iyileştirilmesi amacıyla Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören 7332 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 9 Temmuz 2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş ve 14 Temmuz 2021 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yukarıda da bahsedildiği üzere 2021 değişikliklerinden önceki Hayvanları Koruma Kanunundaki yasaklara uyulmamasının yaptırımı Kabahatler Kanunu’na göre düzenlenmişti ve bunun sonucunda düzenlemelere ve yasaklara uymayan ilgililere düşük idari para cezaları uygulanmaktaydı. 7332 sayılı kanun ile hayvanlara karşı işlenen suçların yaptırımları artık Kabahatler Kanunu kapsamında değil Türk Ceza Kanunu kapsamına alınmıştır. Bu değişikliğin yapılmasındaki en büyük neden, kabahatler kanuna bağlanan yaptırımların caydırıcı olmaması ve yetersiz kalmasıdır. Böylelikle hayvanlara yapılan kötü muamelelerin Türk Ceza Kanunu kapsamına alınması güzel bir adım olmuştur.

2021 değişikliklerinin öncesinde hayvanlar mal statüsünde kabul edilmekteydi. 7332 sayılı kanun değişikliği ile hayvanlar artık mal statüsünden çıkarılıp canlı statüsüne getirilmiştir. Bu sebeple hayvanlara karşı yapılan kötü muamele, işkence artık suç kabul edilmiştir. Ve Türk Ceza Kanunu kapsamında da hayvanlara verilen zarar, mala zarar verme değil cana zarar verme kapsamında ele alınmaktadır.

Aynı zamanda yeni kanun değişikliği ile kedi ve köpek sahiplerine hayvanlarını en geç 31/12/2022 tarihine kadar dijital kimliklendirme yöntemleriyle kayıt altına aldırmak zorunluluğu getirilmiştir.

14.07.2021 tarih 7332 sayılı Kanun ile Hayvanları Koruma Kanununda yapılan değişikliklerin ilgili bölümleri genel olarak şu şekildedir,

Madde 1 ile 24/6/2004 tarihli ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 3’üncü maddesinin (j) bendinde yer alan “ve süs” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. (o) bendinde yer alan “Çevre” ibaresi “Tarım” şeklinde değiştirilmiştir. Maddeye p bendi olarak sahipsiz hayvanların tedavi ve parazit mücadelesinin yapılmasını, aşılanmasını, kısırlaştırılmasını ve dijital kimliklendirme yöntemleriyle işaretlenmesi olarak rehabilitasyon tanımı yapılmıştır.

Madde 2 ile 5199 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (j) bendine Yerel Yönetimlerin ilgili karar organının uygun görmesi halinde hayvan hastanesi kuracağı ifadesi eklenmiştir. (k) bendine kedi ve köpek sahiplerinin hayvanlarını dijital kimliklendirme yönetimiyle Bakanlığın yürürlüğe koyacağı Yönetmelikte belirtilen dijital kimliklendirme esasına göre kayıt altına alma yükümlülüğü getirilmiştir.

Madde 3 ile  5199 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak” ibaresi, üçüncü ve beşinci fıkralarında yer alan “ve süs” ibareleri ile beşinci fıkrasında yer alan “bilhassa ev ve bahçesi içerisinde” ibaresi madde metninden çıkarılmış, dördüncü fıkrası, ev hayvanı ve kontrollü hayvanları bulundurma ve sahiplenme şartları, hayvan bakımı ve korunması konularında verilecek eğitim ile ilgili usul ve esaslar ile sahiplenilerek bakılan hayvanların çevreye verecekleri zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirler, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir, şeklinde değiştirilmiş ve altıncı ve yedinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

Madde 4 ile 5199 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına, ev hayvanı satış yerlerinde kedi ve köpek bulundurulamaz, ancak buralarda Bakanlıkça izin verilen ev hayvanı üretim yerlerindeki kedi ve köpeklerin satışı yapılabilir hükmü eklenmiş ve ikinci fıkrasında yer alan “Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca” ibaresi “Bakanlıkça” şeklinde, dördüncü fıkrasında yer alan “Ev ve süs hayvanlarının üretimini ve ticaretini yapanlar, annenin ve yavrularının” ibaresi “Ev hayvanlarının üretimini ve ticaretini yapanlar, hayvanların” şeklinde, yedinci fıkrasında yer alan “Bakanlığın görüşü alınarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca” ibaresi “Bakanlıkça” şeklinde değiştirilmiştir.

Madde 5 ile 5199 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “acımasız ve zalimce işlem yapmak,” ibaresi ve (c) ve (d) bentlerinde yer alan “ve süs” ibareleri madde metninden çıkarılmış, (e) bendine “vücutlarına” ibaresinden sonra gelmek üzere “tedavi maksatlı olmayan” ibaresi eklenmiş, (j) ve (l) bentleri, Hayvanlara cinsel saldırıda bulunmak veya tecavüz etmek ve Bakanlıkça belirlenen tehlike arz eden hayvanları üretmek, sahiplenmek, sahiplendirmek, barındırmak, beslemek, takas etmek, sergilemek, hediye etmek ve bunların ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak şeklinde değiştirilmiştir M ve n bentleri olarak da hayvanlara işkence yapmak veya acımasız ve zalimce muamelede bulunmak,  ev hayvanını terk etmek hükümleri eklenmiştir.

Madde 6 ile 5199 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasının b bendi doğa koruma ve milli parklar il şube müdürü şeklinde, c bendi tarım ve orman il müdürü şeklinde değiştirilmiştir. Çevre ve şehircilik il müdürü olarak d bendi eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir. Fıkranın mevcut (ı) bendinde yer alan “takdiri ile” ibaresi “tarafından” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya İl baro temsilcisi veya ildeki barolardan birer temsilci bendi eklenmiştir. Dördüncü fıkrasında yer alan “il çevre ve orman” ibaresi “doğa koruma ve milli parklar il şube” şeklinde değiştirilmiş ve kurul toplantılarının en geç üç ayda bir başkanın çağrısı üzerine ve gerektiğinde de olağanüstü şekilde toplanması konusunda yeni hükümler eklenmiştir.

Madde 7 ile 5199 sayılı Kanunun 16’ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine “geliştirmek” ibaresinden sonra gelmek üzere “, denetlemek” ibaresi ve fıkraya (g) bendinden sonra gelmek üzere h) Kanunda belirtilen faaliyet ve görevleri yerel yönetimler ve tarım ve orman il müdürlükleri ile eşgüdüm sağlayarak yaptırmak bendi eklenmiş, diğer bent buna göre (ı) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.

Madde 8 ile 5199 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Ev ve süs hayvanlarının” ibaresi “Hayvanların” şeklinde değiştirilmiş, fıkraya “kurum ve kuruluşlara” ibaresinden sonra gelmek üzere “teşvik veya” ibaresi ve “esas ve usuller,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Hazine ve” ibaresi ile maddeye “Birinci fıkra kapsamındaki faaliyetlerde kullanılmak üzere, gerçek ve tüzel kişilerce ayni veya nakdî bağış Bakanlığa ve yerel yönetimlere yapılabilir.” Fıkrası eklenmiştir.

Madde 9 ile 5199 sayılı Kanunun 20’nci maddesine, “Bu madde hakkında 15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 48 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz.” Fıkrası eklenmiştir.

Madde 10 ile 5199 sayılı Kanunun 22’nci maddesinin başlığı “Hayvanat bahçeleri ve doğal yaşam parkları” şeklinde değiştirilmiş, maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve maddeye, “Gerçek veya tüzel kişiler, hayvanların etolojisine ve habitatına uygun, serbest dolaşımlarına imkan sağlayan doğal yaşam parkları kurabilir.” Ve “Hayvanat bahçeleri ile doğal yaşam parklarının kuruluşu ile çalışma usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” Fıkraları eklenmiştir.

Madde 11 ile 5199 sayılı Kanunun 28 inci maddesi şu şekilde değiştirilmiştir,

“MADDE 28 – Bu Kanun hükümlerine aykırı davrananlara aşağıdaki idarî para cezaları verilir:

  1. a) 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (k) bendinin ikinci cümlesine aykırı davrananlara hayvan başına bin iki yüz Türk lirası idarî para cezası.
  2. b) 5’inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen hayvanların sahiplenilmesi ve bakımı ile ilgili yasaklara ve yükümlülüklere uymayan ve alınması gereken önlemleri almayanlara hayvan başına bin Türk lirası; üçüncü fıkrasına aykırı davranan işletme sahiplerine beş bin Türk lirası idarî para cezası.
  3. c) 7’nci maddede yazılan cerrahi amaçlı müdahaleler ile ilgili hükümlere aykırı davrananlara hayvan başına bin Türk lirası idarî para cezası.
  4. d) Fiil suç teşkil etmediği takdirde, 8 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı, bir hayvan neslini yok edecek müdahalede bulunanlara hayvan başına otuz beş bin Türk lirası; ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına uymayanlara hayvan başına dört bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası.
  5. e) 9’uncu maddede ve çıkarılacak yönetmeliklerinde belirtilen hususlara uymayanlara hayvan başına bin iki yüz Türk lirası; yetkisi olmadığı hâlde hayvan deneyi yapanlara hayvan başına dört bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası.
  6. f) 10’uncu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesine aykırı davrananlara beş yüz Türk lirası; birinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı davrananlara hayvan başına bin beş yüz Türk lirası; dördüncü fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı davrananlara hayvan başına beş yüz Türk lirası; beşinci fıkrası uyarınca çıkarılacak yönetmelik hükümlerine aykırı davrananlara beş bin Türk lirası; altıncı fıkrasına aykırı davrananlara üç bin Türk lirası; sekizinci fıkrasına aykırı davrananlara hayvan başına bin Türk lirası idarî para cezası.
  7. g) 11’inci maddenin birinci fıkrasındaki eğitim ile ilgili yasaklara aykırı davrananlara beş bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası.
  8. h) 12’nci maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere hayvan başına iki bin yüz Türk lirası; ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere hayvan başına beş bin iki yüz elli Türk lirası idarî para cezası.

ı) 13’üncü maddenin ikinci fıkrası hükmüne aykırı davrananlara hayvan başına iki bin iki yüz Türk lirası; aykırı davranışların işletmelerce gösterilmesi hâlinde hayvan başına beş bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası.

  1. j) 14’üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (e), (g), (h), (ı) ve (k) bentlerine aykırı davrananlara hayvan başına bin beş yüz Türk lirası; (f) ve (1) bentlerine aykırı davrananlara hayvan başına on bir bin Türk lirası; (d) bendine aykırı davrananlara iki bin Türk lirası; (n) bendine aykırı davrananlara hayvan başına iki bin Türk lirası idarî para cezası.
  2. k) Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun takibi sonucunda 20’nci maddeye aykırı hareket ettiği tespit edilen ulusal radyo ve televizyon kurum ve kuruluşlarına maddenin ihlal edildiği her ay için yirmi bir bin Türk lirası idarî para cezası.

1) 21 inci maddeye aykırı hareket edenlere hayvan başına bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası.

  1. m) 22’nci maddede belirtilen yükümlülüğe ve çıkarılacak yönetmelikte belirlenen hükümlere aykırı davrananlara hayvan başına iki bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası.

Maddede düzenlenen kabahatlerin veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni, hayvan koruma gönüllüsü, hayvan koruma derneği üyeleri, hayvan koruma vakfı üyeleri veya hayvanlara bakmak veya onları korumakla görevlendirilen kişiler tarafından işlenmesi durumunda verilecek ceza iki kat artırılarak uygulanır.

Maddede düzenlenen kabahatlere konu olan ve 24’üncü madde uyarınca el konulan kedi ve köpekler ile Bakanlıkça uygun görülen diğer hayvanlar koruma altına alınarak bakımevi bulunan en yakın belediye tarafından hayvan bakımevine götürülür.”

Madde 12 ile 5199 sayılı Kanuna 28 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir,

“Adli cezalar

MADDE 28/A – Nesli yok olma tehlikesi altında olan bir hayvanı öldüren kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası; bir hayvan neslini yok eden kişi beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

12’nci madde kapsamındaki hayvan kesimleri ile 13’üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen hususlar dışında bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldüren kişi altı aydan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Hayvanlara cinsel saldırıda bulunan veya tecavüz eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.

14’üncü maddenin birinci fıkrasının (m) bendinde düzenlenen yasağa aykırı davranmak suretiyle bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence eden veya acımasız ve zalimce muamelede bulunan kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

11 inci maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi saklı kalmak üzere, hayvanları dövüştüren kişi üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.

Maddede düzenlenen suçların birden fazla hayvana karşı aynı anda işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Maddede düzenlenen suçların veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni, hayvan koruma gönüllüsü, hayvan koruma derneği üyeleri, hayvan koruma vakfı üyeleri veya hayvanlara bakmak yahut onları korumakla görevlendirilen kişiler tarafından işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Sahibi tarafından işlenen suçlar da dahil olmak üzere bu maddede belirtilen suçların işlenmesi halinde soruşturma yapılması Tarım ve Orman Bakanlığının il veya ilçe müdürlükleri tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir. Suçüstü halinde ise soruşturma genel hükümlere göre yapılır. İkinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarda belirtilen suçların başka bir kişi tarafından sahipli hayvana karşı işlenmesi halinde hayvan sahibinin şikayeti üzerine de soruşturma yapılır.

Maddede düzenlenen suçlara konu olan ve 24’üncü madde uyarınca el konulan kedi ve köpekler ile Bakanlıkça uygun görülen diğer hayvanlar koruma altına alınarak bakımevi bulunan en yakın belediye tarafından hayvan bakımevine götürülür.”

Madde 13 ile 5199 sayılı Kanuna Belediyelerin sorumluluğu başlıklı ek madde eklenmiştir.

EK MADDE 1 – Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yirmi beş bini aşan büyükşehir ilçe belediyeleri ile diğer belediyeler, sahipsiz veya güçten düşmüş ya da tehlike arz eden hayvanların korunması ve bakımının yapılması ile rehabilitasyonunun sağlanması amacıyla hayvan bakımevleri kurar.

Birinci fıkrada belirtilen hayvanlar, ilgili belediyeler tarafından hayvan bakımevine götürülür. Hayvan bakımevi kurma zorunluluğu olmayan belediyeler ise sorumluluk alanındaki bu hayvanları en yakın hayvan bakımevine götürür. Rehabilite edilen hayvanlar Bakanlıkça oluşturulan veri tabanına kaydedilir. Rehabilitasyon süreci tamamlanan hayvanların, bakımevine getiren belediye tarafından öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.

Rehabilite edilmemiş sahipsiz köpekler, belediyelerce hayvan bakımevlerinde veya geçici ünitelerde kısırlaştırılarak veri tabanına kaydedilir. Geçici ünitelerde yapılan kısırlaştırmalar sonrasında, köpekler alındıkları ortama bırakılmadan önce sağlıklarına kavuşmaları için gerekli tedbirler alınır. Bakanlık da bu kapsamdaki köpeklerin kısırlaştırılmasına her türlü yardımda bulunur.”

Madde 14 ile 5199 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenerek kara ve su sirkleri bakımından sınırlamalar getirilmiştir. Sınırlamalar kapsamında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra hayvanların kullanıldığı kara ve su sirkleri ile yunus parklarının kurulması yasaktır. Mevcut işletmeler, herhangi bir nedenle eksilen hayvan sayısını tamamlama ya da artırma, yeni şube açma gibi yollarla kapasite artırımına gidemez, üretim yapamaz, Bakanlığın izni olmadan işletme hakkını devredemez, on yılın sonunda faaliyetine son verir. Bu işletmelerin hayvanların etolojisine uygun olarak faaliyet göstermesini sağlayacak kriterler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Bu maddede belirtilen yasaklara aykırı davrananlara hayvan başına yirmi beş bin Türk lirası idarî para cezası verilir.

Madde 15 ile 5199 sayılı Kanuna geçici madde eklenmiştir,

“GEÇİCİ MADDE 3 – 14 üncü maddenin birinci fıkrasının (1) bendi uyarınca, tehlike arz eden hayvanların belirlenmesine ilişkin Bakanlıkça yapılacak düzenleme yürürlüğe konuluncaya kadar; Pitbull TerrierJapanese Tosa, Dogo ArgentinoFila Brasilerio türlerini veya bunların melezlerini üreten, sahiplenen, sahiplendiren, barındıran, besleyen, takas eden, sergileyen, hediye eden ve bunların ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapana hayvan başına on bir bin Türk lirası idarî para cezası verilir. Bu hayvanlara el konulur ve bu hayvanlar belediyeler tarafından hayvan bakımevine götürülür.

Birinci fıkra kapsamına giren hayvanları bu madde yürürlüğe girinceye kadar sahiplenmiş olanlardan, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı aylık süre içinde hayvanlarını kısırlaştıran ve buna dair belgeyle birlikte Bakanlığa başvurarak veri tabanına kaydettirenler hakkında, birinci fıkrada veya 28 inci maddenin birinci fıkrasının (j) bendinde öngörülen idari yaptırım hükümleri uygulanmaz. Kısırlaştırma işlemi için maddenin yürürlüğe girmesinden önce gebe kalmış hayvanların doğum yapması, yavruların dört aylık olması beklenir. Bu hayvanların ölümü halinde Bakanlığa bilgi verilir ve kayıttan düşürülür.

Kısırlaştırılan ve kayıt altına alınan bu hayvanlar kayıt belgesiz, ağızlıksız ve tasmasız olarak dolaştırılamaz, halkın yoğun olarak bulunduğu yerler ile çocuk oyun alanları ve parklarına sokulamaz. Ağızlık ve tasma takma zorunluluğu ile halkın yoğun olarak bulunduğu yerlere ve çocuk oyun alanları ve parklarına girme yasağı maddenin yürürlüğe girmesiyle birlikte uygulanmaya başlanır. Bu fıkra hükümlerine aykırı hareket edenlere, on bir bin Türk lirası idarî para cezası verilir. Bu fıkrada belirtilen yasaklara aykırılığın tekrarı halinde, idarî para cezası verilir ve hayvanlara el konulur ve hayvan, konulabileceği bakımevi bulunan en yakın belediye tarafından hayvan bakımevine götürülür.

Bu madde kapsamında hayvan sahibi olanlar, hayvanlarını en yakın bakımevine bırakabilirler. Bu hayvanların sokağa terki halinde otuz bin Türk lirası idarî para cezası verilir.

Yerel yönetimler tarafından kurulan hayvan bakımevleri, bu madde uyarınca teslim edilen hayvanları kabul etmek zorundadır.

Bu Kanun uyarınca çıkarılacak yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yürürlüğe konulur.”

Madde 16 ile 5199 sayılı Kanuna geçici madde eklenmiştir. Bu maddeye göre, Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yetmiş beş bini aşan belediyeler 31/12/2022, diğer belediyeler ise 31/12/2024 tarihine kadar ek 1.maddenin birinci fıkrasında belirtilen hayvan bakımevlerini kurmakla yükümlüdür. Belediyeler bu madde yürürlüğe girdikten sonra üç yıl süreyle birinci fıkra gereğince hayvan bakımevleri kurmak ve rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek için kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin binde beşi oranında kaynak ayırır. Bu oran büyükşehir belediyelerinde binde üç olarak uygulanır. Bu fıkra uyarınca ayrılan ödenekler başka bir amaç için kullanılamaz.

Madde 17 ile 5199 sayılı Kanunun; 6. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Tarım ve Köyişleri” ibaresi “Çevre ve Şehircilik” şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan “usul ve esasları,” ibaresi “usul ve esasları ile burada çalışan personelin niteliğine ilişkin hususlar” şeklinde değiştirilmiştir, 8. maddesinin üçüncü fıkrasında ve 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ve süs” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır, 9. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve altıncı fıkrasında yer alan “Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca” ibaresi “Bakanlıkça” şeklinde değiştirilmiştir. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151 inci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

Madde 18 ile Ev hayvanı satış yerlerinde kedi ve köpek bulundurulamaz ancak buralarda Bakanlıkça izin verilen ev hayvanı üretim yerlerindeki kedi ve köpeklerin satışı yapılabilir hükmü bu kanunun yayımı tarihinden bir yıl sonra, diğer hükümler bu kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yukarıda maddeler tek tek açıklandığı üzere 14.07.2021 tarihli 7332 sayılı Kanun ile 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında birçok değişiklik yapılmış ve değişiklik yapılmadan önceki yetersiz yaptırımların önüne geçilmek amaçlanmıştır.

2021 yılında kabul edilen değişiklerle hayvanların mal statüsünden çıkarılıp can statüsünde değerlendirilmeleri, yaptırım kapsamının değişmesi ve daha ağır yaptırımlar uygulanması, sahipli sahipsiz hayvan ayrımının kaldırılması değişikleri önemli ve yerinde değişikliklerdendir.

Yapılan değişikliklerle kabahatler kapsamında değerlendirilen yaptırımların Türk Ceza Kanunu kapsamına alınması caydırıcılık açısından da gayet yerinde bir düzenleme olmuştur. Caydırıcılığı sağlamak adına hapis cezaları ve idari para cezalarının artırılması da olumlu gelişmelerdendir.

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda düzenlenen bazı yaptırımları inceleyecek olursak,

  • Nesli yok olma tehlikesi altında olan bir hayvanı öldüren kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası; bir hayvan neslini yok eden kişi beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Hayvanlara cinsel saldırıda bulunan veya tecavüz eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.
  • Kedi ve köpek sahipleri, hayvanlarını dijital kimliklendirme yöntemleriyle kayıt altına aldırmakla yükümlüdürler aykırılık halinde hayvan başına bin iki yüz Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Bir hayvanı,  sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan etolojik ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür ve hayvan sahipleri, sahip oldukları hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliğini ve insanlara verilebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olup; zamanında ve yeterli seviyede tedbir alınmamasından kaynaklanan zararları tazmin etmek zorundadırlar aykırılık halinde hayvan başına bin Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Ev hayvanı satan kişiler, bu hayvanların bakımı ve korunması ile ilgili olarak yerel yönetimler tarafından düzenlenen eğitim programlarına katılarak sertifika almakla yükümlüdürler aykırı davranan işletme sahiplerine beş bin Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Hayvanlara tıbbî ve cerrahi müdahaleler sadece veteriner hekimler tarafından yapılır ve kontrolsüz üremenin önlenmesi için, hayvanlara acı vermeden kısırlaştırma müdahaleleri yapılır aykırılık halinde hayvan başına bin Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Fiil suç teşkil etmediği takdirde, bir hayvan neslini yok edecek her türlü müdahalede bulunulması halinde müdahalede bulunanlara hayvan başına otuz beş bin Türk lirası idari para cezası verilir.
  • Hayvanların, yaşadıkları sürece, tıbbî amaçlar dışında organ veya dokularının tümü ya da bir bölümü çıkarılıp alınamaz veya tahrip edilemez, ev hayvanının dış görünüşünü değiştirmeye yönelik veya diğer tedavi edici olmayan kuyruk ve kulak kesilmesi, ses tellerinin alınması ve tırnak ve dişlerinin sökülmesine yönelik cerrahi müdahale yapılması yasaktır. Ancak bu yasaklamalara; bir veteriner hekimin, veteriner hekimliği uygulamaları ile ilgili tıbbî sebepler veya özel bir hayvanın yararı için gerektiğinde tedavi edici olmayan müdahaleyi gerekli görmesi veya üremenin önlenmesi durumlarında izin verilebilir, bir hayvana tıbbî amaçlar dışında, onun türüne ve etolojik özelliklerine aykırı hale getirecek şekilde ve dozda hormon ve ilaç vermek, çeşitli maddelerle doping yapmak, hayvanların türlerine has davranış ve fizikî özelliklerini yapay yöntemlerle değiştirmek yasaktır aykırılık halinde hayvan başına dört bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası verilir.
  •  Yetkisi olmadığı hâlde hayvan deneyi yapanlara hayvan başına dört bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Satılırken; hayvanların sağlıklarının iyi, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarına uygun olması zorunludur aksi halde beş yüz Türk lirası idari para cezası verilir.
  • Ev hayvanı satış yerlerinde kedi ve köpek bulundurulamaz, ancak buralarda Bakanlıkça izin verilen ev hayvanı üretim yerlerindeki kedi ve köpeklerin satışı yapılabilir aksi halde aykırı davrananlara hayvan başına bin beş yüz Türk lirası idari para cezası verilir.
  • Ev hayvanlarının üretimini ve ticaretini yapanlar, hayvanların sağlığını tehlikeye atmamak için gerekli anatomik, fizyolojik ve davranış karakteristikleri ile ilgili önlemleri almakla yükümlüdür aksi halde aykırı davrananlara hayvan başına beş yüz Türk lirası idari para cezası verilir.
  • Hayvanların ticarî amaçla film çekimi ve reklam için kullanılması ile ilgili hususlar izne tâbidir. Bu izne ait usul ve esaslar ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir aksi halde aykırı davrananlara beş bin Türk lirası idari para cezası verilir.
  • Bir hayvan; acı, ıstırap ya da zarar görecek şekilde, film çekimi, gösteri, reklam ve benzeri işler için kullanılamaz aykırı davrananlara üç bin Türk lirası idari para cezası verilir.
  • Hasta, sakat ve yaşlı durumda bulunan veya iyileşemeyecek derecede ağrısı veya acısı olan bir hayvanı usulüne uygun kesmek ya da ağrısız öldürme amacından başka bir amaçla birine devretmek, satmak veya almak yasaktır aykırı davrananlara hayvan başına bin Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Hayvanlar, doğal kapasitesini veya gücünü aşacak şekilde veya yaralanmasına, gereksiz acı çekmesine, kötü alışkanlıklara özendirilmesine neden olacak yöntemlerle eğitilemez eğitim ile ilgili yasaklara aykırı davrananlara beş bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Hayvanların kesilmesi; dini kuralların gerektirdiği özel koşullar dikkate alınarak hayvanı korkutmadan, ürkütmeden, en az acı verecek şekilde, hijyenik kurallara uyularak ve usulüne uygun olarak bir anda yapılır. Hayvanların kesiminin ehliyetli kişilerce yapılması sağlanır aykırı hareket edenlere hayvan başına iki bin yüz Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Dini amaçla kurban kesmek isteyenlerin kurbanlarını dini hükümlere, sağlık şartlarına, çevre temizliğine uygun olarak, hayvana en az acı verecek şekilde bir anda kesimi, kesim yerleri, ehliyetli kesim yapacak kişiler ve ilgili diğer hususlar Bakanlık, kurum ve kuruluşların görüşü alınarak, Diyanet İşleri Başkanlığının bağlı olduğu Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir aykırı hareket edenlere hayvan başına beş bin iki yüz elli Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Öldürme işleminden sorumlu kişi ve kuruluşlar, hayvanın kesin olarak öldüğünden emin olunduktan sonra, hayvanın ölüsünü usulüne uygun olarak bertaraf etmek veya ettirmekle yükümlüdürler. Öldürme esas ve usulleri Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir aykırı davrananlara hayvan başına iki bin iki yüz Türk lirası; aykırı davranışların işletmelerce gösterilmesi hâlinde hayvan başına beş bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • Bir hayvana çarpan ve ona zarar veren sürücü, onu en yakın veteriner hekim ya da tedavi ünitesine götürmek veya götürülmesini sağlamak zorundadır aykırı hareket edenlere hayvan başına bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • İşletme sahipleri ve belediyeler hayvanat bahçelerini, doğal yaşama ortamına en uygun şekilde tanzim etmekle ve ettirmekle yükümlüdürler belirtilen yükümlülüğe ve çıkarılacak yönetmelikte belirlenen hükümlere aykırı davrananlara hayvan başına iki bin beş yüz Türk lirası idarî para cezası verilir.
  • 12’nci madde kapsamındaki hayvan kesimleri ile 13’üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen hususlar dışında bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldüren kişi altı aydan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Hayvanlara işkence yapmak veya acımasız ve zalimce muamelede bulunmak. Hayvanlara işkence yapmak veya acımasız ve zalimce muamelede bulunma yasağına aykırı davranmak suretiyle bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence eden veya acımasız ve zalimce muamelede bulunan kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Hayvanları dövüştüren kişi üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesini bir kararına göre, “Somut olayda; davacının 1996 yılından olay tarihi olan 24.01.2013 tarihine kadar bakımını üstlendiği köpeğinin kucağında iken, davalıya ait köpeğin saldırısına uğradığını, köpeğinin gözleri önünde ölmesini izlemek zorunda kaldığı ve kendisine saldırma eğilimi sebebiyle köpeğini kurtaramayan davacının bu olay nedeniyle psikoloğa gitmek zorunda kaldığı ve manevi yönden çöküntüye uğradığı dosya içeriği ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Olayın gelişim biçimi gözetildiğinde davacı yararına manevi tazminat takdirinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte; tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve olayın özelliği birlikte değerlendirildiğinde mahkemece takdir olunan 10.000,00 TL manevi tazminat miktarının fazla olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.

O halde mahkemece; öncelikle, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, dava konusu olayın oluş biçimi ve özellikleri ile fiilin niteliği, özellikle manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığı dikkate alınmak ve yukarıda açıklanan ilkeler de gözetilmek suretiyle, hakkaniyete uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmelidir.” (2016/9116 E.  2017/17111 K.)

2021 yılında getirilen değişikler ile hayvanları koruma kanunu kapsamında önemli değişimler yapılsa da ve aynı zamanda yaptırımların caydırıcılığı artırılsa da yine de ilgili kanun hayvan hakları ve yaptırımları bakımından birçok eksiklik taşımaktadır maalesef ki.

Bu eksikliklerden biri ev hayvanı satışının tamamen yasaklanıp ev hayvanı isteyen bireylerin sahiplenmeye yönlendirilmesi ve bu konunun da yaptırıma bağlanması hakkında bir düzenleme getirilmesi yerinde olacaktır.

Bunlar dışında Anayasa’ya hayvan haklarının korunması ile ilgili eklenecek madde ile de devletin hayvanları koruma sorumluluğunun Anayasa tarafından güvence altına alınması da yerinde olacaktır.

Aynı zamanda yukarıda da verdiğimiz Hayvanları Koruma Kanunu’na aykırı yaptırımların caydırıcı niteliğini artırmak için hapis cezalarının ve sürelerinin artırılması da yerinde olacaktır.

Belki de yapılması gereken en önemli düzenlemelerden biri de Hayvanları Koruma Kanunu kapsamındaki hayvanlar sadece belli hayvanlar olmamalı bu sınır genişletilmelidir.

Ayrıca hukukumuzda hayvan sahibi olanların veya hayvan bulunduran kişilerin hayvanlarını başkalarına zarar vermelerini önlemek amacıyla birtakım düzenlemeler mevcuttur.

Türk Borçlar Kanunu’nun 67. Ve 68. Maddelerinde hayvan bulunduranın sorumluluğu düzenlenmiştir. İlgili bu kanuna göre,

“Madde 67- Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.

Hayvan bulunduran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu olmaz. 

Hayvan, bir başkası veya bir başkasına ait hayvan tarafından ürkütülmüş olursa, hayvanı bulunduranın, bu kişilere rücu hakkı saklıdır.”

“MADDE 68- Bir kişinin hayvanı, başkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiği takdirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir; hatta durum ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı diğer yollarla etkisiz hâle getirebilir. 

Bu durumda, taşınmazın zilyedi derhâl hayvan sahibine bilgi vermek ve sahibini bilmiyorsa, onun bulunması için gerekli girişimleri yapmak zorundadır.”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bir kararına göre,

“Bilindiği gibi, BK.nun 56. maddesinde öngörülen hayvan bulunduranın sorumluluğu, özel bir sorumluluktur. Anılan madde hükmüne göre, hayvana dikkat, özen ve gözetim görevini üzerine alan ve ondan sürekli şekilde faydalanan kişi, hayvanı bulunduran sıfatıyla bu hayvanın sebebiyet vermiş olduğu zararları ödeme yükümlülüğü altındadır. BK.nun 56. maddesi gereğince hayvan bulunduranın sorumluluktan kurtulabilmesi; hayvanı, hal ve şartlara göre, gerekli bulunan özenle gözetmiş olduğunu ya da bu özen gösterilmiş olsaydı bile, zararın önlenemeyeceğini ispat etmesine bağlıdır.

Kanunun öngördüğü bu özen borcu, zararın gerçekleşmesini önlemeye elverişli ve hayvan bulunduranın almak zorunda olduğu tedbirlerin tümünü kapsar. Gösterilen özen ve gözetim derecesinin yeterli olup olmadığı, somut olayın özelliklerine göre objektif olarak değerlendirilecektir. Durum ve koşullara göre, gereken özenle gözetim gösterilmez, ya da gösterilmiş olsa idi zararın önlenemeyeceği kanıtlanmaz ise, hayvan güden sorumlu olur. Özenle gözetim, hayvanın cinsine, yaşına, muhafaza edildiği yere ve özellikle huyuna ve çevreye gösterdiği tepkiye göre takdir edilir.” (2015/272 E. 2015/18395 K.)