LEKELENMEME HAKKI

“LEKELENMEME HAKKI – MAKALE 

Hukukun temel ilkelerine göre, suç şüphesi altında olmayan kişilerle ilgili olarak soruşturma ve yargılama yapılmamalıdır. Lekelenmeme hakkı masumiyet karinesinin alt başlıklarından birisi olup devletin yargı eliyle bireylerin kişisel ve toplumsal anlamda telafisi imkânsız zararlara uğramasını engelleyen bir ilkedir. Suç işlememiş insanları soruşturma veya kovuşturmanın bir süjesi haline getirmek lekelenmeme hakkının ihlali olup görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır.

Lekelenmeme hakkını, suç şüphesi nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin bu işlemlerden dolayı onur, şeref ve haysiyetinin zarar görmemesi, toplum içindeki saygınlığının zedelenmemesi, hakkında henüz kesin hüküm verilmemiş kişinin masumiyetine zarar verecek, kişiyi toplum nezdinde mahkûm edecek her türlü söz, yayın, haber gibi davranışlardan kaçınma olarak tanımlayabiliriz. Kişi hakkında yürütülen soruşturma ya da kovuşturmanın, lekelenmeme hakkını ihlal etmemesi için adli makamlara önemli görevler düştüğü gibi idari makamlar ve basın yayın organlarına da önemli görevler düşmektedir. Gerek kamu görevlilerinin gerekse basın mensuplarının toplumun bilgilendirilmesi ile kişilerin lekelenmeme hakkı arasındaki çizgiye dikkat etmesi gerekmektedir. Zira günümüzde kişiler hakkında olur olmaz yapılan haberler veya sosyal medya aracılığı ile ortaya atılan asılsız iddialar neticesinde kişilerin onurları zedelenmekte ve haklılığı sonradan ortaya çıksa dahi zan altında kalmaktadır. Tüm bunlar lekelenmeme hakkını ihlal etmektedir.

Hukukumuzda lekelenmeme hakkının ihlal edilmemesi için getirilen düzenlemelerden birisi ise, soruşturmanın gizli yürütülmesidir. Soruşturmanın gizli yürütülmesi kapsamında; soruşturma evresinde alınan ifadeler, telefon dinleme tutanakları ve diğer deliller basın ve yayın organları ile paylaşılamaz. İster adliye binası içinde ister dışında yapılsın adli işlemler sırasında fotoğraf ve film çekilmesinin yasak olması da kişilerin lekelenmeme hakkının korunması amacıyla kabul edilmiştir. İddianamede hangi hususların yazılacağı kanunda açıkça belirlenmiş olup Cumhuriyet savcısı, dava açmadığı kişileri suçlu gibi gösteren, itibarlarını sarsan açıklamalarda bulunamaz. Aynı şekilde, hakkında dava açtığı kişilerle ilgili, isnat ettiği suç fiilinin dışında, onları toplum önünde küçük düşürecek anlatımlara yer veremez. Suçsuzluk karinesi, yalnızca polis, jandarma, Cumhuriyet savcısı ve mahkemeyi değil, bütün kamu görevlilerini ve devlet kurumlarını bağlar. Bu itibarla, hangi görevde ve makamda bulunursa bulunsun hiçbir kamu görevlisi, suçu kesin hükümle sabit olmayan bir kişiyi suçlu olarak ilan edemez. Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/4. maddesine göre,  iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır; yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilmez. Diğer bir ifadeyle, lekelenmeme hakkı çerçevesinde sanıkla ilgili sadece hakkındaki suçlamaya ilişkin deliller ve fiiller iddianamede belirtilecek olup soruşturma konusu olmayan özel hayata ilişkin bilgiler ve olgular iddianame de belirtilmeyecektir.

Masumiyet karinesinde, suç şüphesi altındaki kişinin suçlu sayılamayacağından hareket edilir ve suçlu gibi muameleye tabi tutulmasının önüne geçilmeye çalışılır. Lekelenmeme hakkı ise, bundan daha öte, kişinin toplumsal saygınlık, onur ve şerefinin korunmasını hedefler. Ancak, masumiyet karinesi ile lekelenmeme hakkı arasında sıkı bir bağlantı bulunmaktadır. Lekelenmeme hakkının masumiyet karinesinden kaynaklanır. Diğer bir ifadeyle, lekelenmeme hakkının, masumiyet karinesinin özel bir görünümü ya da unsuru olduğu söylenebilir. Lekelenmeme hakkının masumiyet karinesi ile bağlantılı ancak, ayrı ve özel bir hak olduğunu kabul etmek gerekir.

Hukukumuzda lekelenmeme hakkının korunması için öncelikle Cumhuriyet savcısı tarafından olaya ilişkin tüm delillerin toplanması, müstakil ve etkin adli kolluk mekanizmasının varlığı, Cumhuriyet savcılarının performanslarının değerlendirilmesinde soruşturma dosyalarının sayısal niceliğinden çok niteliklerinin esas alınması, yeterli şüphe kavramının somut olgulara dayandırılıp tespit edilmesi, delillere ilişkin kriminal incelemelerin hızla sonuçlandırılması, beraatla sonuçlanacak olayların mahkeme önüne getirilmemesi, kişilerin lekelenmemelerini ve gerçekten yargılamaya muhtaç olayların mahkemelerin önüne gitmesini sağlayacaktır.

Masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı adil yargılama hakkı kapsamında kesinleşmiş bir yargı kararı olmaksızın kişilerin suçsuz sayılması, soruşturma ve yargılama aşamalarında mahkûm edici boyutlarda peşin ön yargılarla kamuoyundaki saldırılara karşı kişileri korumayı amaçlamaktadır. Ayrıca araştırma, soruşturma ve yargı organlarının işlemleri açısından kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin birer güvenceleri olarak kabul edilmiş olan ceza muhakemesi hukukunun temel kavramlarıdır. Özellikle geleneksel medya ve yeni nesil medya olan sosyal ağlar üzerinden lekelenmeme ve suçsuz sayılma haklarının ihlal edildiği görülmektedir. Bu durum toplumsal barış ve hukuk güvenliği açısından büyük tehlikeler içermektedir. Herkesin kendisini hâkim ilan etmesi, hukuk eğitimi almadan, dosyayı okumadan, dosyadaki delilleri bilmeden, henüz delillerin tamamı toplanmadan, ön yargılar üzerinden haber konusu olan her olayda kendi değerleri üzerinden birilerini suçlu ilan etmesi adalet açısından da bir baskı oluşturmaktadır. Kişilerin adil yargılanma hakkı zedelenmektedir.

“Ortada bir suç veya eylem varsa yakalanan ya da suçlanan kişi suçludur” şeklindeki algının ceza hukukunda yeri yoktur. Zira kişilerin suçlu oldukları tüm delillerle ortaya konulup nihayetinde hakkında hüküm verilinceye kadar masum oldukları kabul edilmelidir. Masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı bunu gerektirir. Suçlanan kişinin peşinen suçlu kabul edilmesi ve kamu vicdanında mahkûm edilmesi suçlanan kişi, ailesi ve aidiyetlerini temsil eden kişilere yönelik kin, nefret ve ayrımcılık içeren saldırılara davetiye çıkarmaktadır. Adaleti ben sağlarım yaklaşımı, devlete karşı bir saldırı oluşturmakta olup toplumsal barışa büyük zararlar vermektedir. Yasalar kamu düzenini, kamu güvenliğini ve adaleti sağlamaya yönelik olarak özgürlükler alanını korumayı amaçlamaktadır. Hukuk devleti bir milletin namusu olup yasaların uygulanmasını sağlamak devletin en temel görevidir. Lekelenmeme ve masum sayılma hakları konusunda toplumun, basın mensuplarının ve kamu görevlilerinin bilgilendirilmesi yargının etkin, sağlıklı ve hızlı bir şekilde, hukuka uygun deliller ışığında soruşturma ve yargılamaların adil bir şekilde yapılmasına olanak sağlayacaktır.

Özellikle kamu görevlilerinin masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkının ihlalini oluşturacak eylem ve söylemlerden kaçınması şarttır. Zira üst düzey kamu görevlileri topluma mal olan kimselerdir. Toplumun birçok kesimi kendisine yakın gördüğü sanatçıyı, gazeteciyi ve sair kimseleri kendisine örnek aldığı ve sözlerinin arkasından gittiği gibi üst düzey kamu görevlileri de topluma mal olmuş kimseler olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkının ihlal edilmemesi için özenle hareket etmeleri gerekmektedir. Aksi halde telafisi güç sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.

SONUÇ

AİHS 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye ilişkin şartlar, masumiyet karinesi ve savunma hakları bulunmaktadır. Lekelenmeme hakkının korunabilmesi için masumiyet karinesine ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer ilkelere dikkat edilerek hareket edilmesi gerekmektedir. Suçlamaya ilişkin olarak hüküm olmadan kişinin masum sayılmasına ilişkin olan masumiyet karinesi ve masumiyet karinesiyle sıkı bir ilişki içerisinde olan lekelenmeme hakkı anayasa ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmış bir haktır. Aklanmak noktasında sorunların yaşandığı, lekelendiği zaman telafisi güç sonuçların ortaya çıkacağı olaylar sonucunda kişilerin zarar görmesini engellemek amacıyla kullanılan müesseselerden olan lekelenmeme hakkı, diğer haklarla da ilişki içerisinde olan ve çeşitli müesseseler ile korunmaya çalışılan bir haktır.

Kişi hakkında açılmış olan soruşturmaya dair evrenin gizli olmasıyla henüz delillerin toplandığı, yeterli şüphe noktasında netliğin bulunmadığı bu evrede lekelenmeme hakkına dair güvence sağlanmaya çalışılmaktadır. Soruşturma evresinin aleni olması durumunda henüz itham altında bulunan kişi hakkında suçlayıcı ifadeler toplum nezdinde farklı algılanmaya müsait ifadeler halini alabilir. Bu durumda da henüz soruşturma evresinde iken kişinin lekelenmesi durumu ortaya çıkacaktır. Bununla beraber soruşturmaya dahi başlanmadan yani kişi şüpheli sıfatını dahi almadan SYOK kararı verilmesi de aynı amaca dönük yapılan düzenlemelerdendir.

İnsanın insan olduğu için sahip olduğu, ırk, dil, din, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin herkesin sahip olduğu insan onuru ve toplum nezdindeki değerleri bakımından sahip olduğu şeref ve saygınlık kişi için vazgeçilmez niteliktedir. Teknolojik gelişmeler, adli olayların toplum nezdinde oluşturduğu güvensizlik gibi durumların sonucunda telafisi güç sonuçların oluşmaması için, vazgeçilmez hak niteliğinde olan lekelenmeme hakkına özen gösterilerek hareket edilmeli, devlet kişilerin lekelenmeme hakkını korumak için gerekli önlemleri almalıdır.