TEBLİGAT KANUNU UYGULAMALARI
Tebligat kavramı, yazılı bildirim anlamına gelen tebliğ sözcüğünün çoğulu olup, bir bilgi veya haberin ilgilisine bildirimi veya ulaşması anlama gelir.[1] Yani ilgilinin söz konusu hukuki işlemden haberdar olmasıdır. Muhatabın bilgisi dâhilinde olması yargı faaliyetin başlaması için gerekli en önemli ve ilk işlemlerdendir.
Usule ilişkin işlemlerin, kendilerine bağlanan hukuki sonuçları doğurabilmesi, çoğu kez bunların bildirimden etkilenecek olan muhatabına bildirimine bağlıdır. Örneğin, bir davada, davalının davacının açmış olduğu davadan haberdar olması ve davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesi gerekir.[2]
Tebligatın hangi kurum ve kişilerce çıkarılabileceği 7201 sayılı kanununun 1. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Yine kanun metninde ilgiliye iletilirken araç olarak, PTT ve memur vasıtasıyla olabileceğini düzenlemiştir.
Tebligatın PTT ile yapılması genel ilke olmakla beraber sınırlı sayıda hallerde memur vasıtasıyla da yapılabilir. Diğer kanunlarda özel hüküm bulunması halinde, tebligatın gecikmesinde sakınca bulunması halinde, tebligat aynı yerde faaliyette bulunan madde 1’de sayılan tebliğ çıkarabilecek daire ve kurumlar arasında yapılması halinde memur vasıtasıyla yapılabilir. Tebliğ işleminin yapılması dolayısıyla oluşacak zorunlu masraflarda yine bu kanunda düzenlenmiştir.
Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Tebligatın ilgili kişiye ve son adresinde yapılması genel kuraldır. Şahsın ilgili kurumdan şahsen tebliğ edilmesi de mümkündür. Ancak şahsın kabulü ile tebliğin her yerde yapılması usulsüz tebliğ sayılmaz.
Yukarıda değinilen kuralın ilk istisnası, vekile tebliğdir. 7201 sayılı yasada düzenlediği şekliyle, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebliğ asile değil vekile yapılır.[3] Aksi halde yapılan tebligat usul ve yasaya aykırı olmaktadır. Vekile yapılmış olan tebligat asıla yapılmış sayılır. Yani tebligat asıla yapılmış gibi hüküm ifade etmektedir. Tebligat birden fazla vekile yapılmış ise bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi esas tebliğ tarihi sayılmaktadır. Velayet altındakilere yapılan tebligat için ilgililerin velilerine yapılması gerekmektedir. Eğer ilgili kısıtlıysa tebligatın vasi olarak atanan kişiye yapılması gerekmektedir. Ancak Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.
Kuralın ikinci istisnası ise kanuni mümessile tebliğdir. Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icab etmedikçe bu mümessillere yapılır. [4]
Kuralın üçüncü istisnası, hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebliğdir. Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillere bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. [5] Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda ticari mümessile yapılan tebliğ muteberdir. [6]
Kuralın dördüncü istisnası ise, tüzel kişinin memur ve müstahdemlerine yapılan tebligattır. 7201 sayılı kanunun 13. maddesinde düzenlenen bu hükme göre, kendisine tebligat çıkartılan kişinin herhangi bir sebep ile olağan iş saatlerinde işyerine bulunmamaları ya da o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olması durumunda, kendisine tebligat çıkartılan kişinin tebligat çıkartılan adreste hazır bulunan memur veya müstahdemlerine tebliğ yapılması halinde yapılan tebliğ geçerli olacaktır.
Kuralın bir diğer istisnası askerlere yapılacak tebligatlardır. Astsubaylar hariç olmak üzere erata yapılacak tebliğler, kıta kumandanı ve müessese amiri gibi en yakın üste yapılır. [7]
Kuralın beşinci ve uygulamada önem arz eden diğer bir istisnası, aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilere yapılan tebligattır. Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa, tebliğ kendisi ile birlikte aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. [8] Aynı konutta oturan kişiler kavramına sadece ana, baba ve çocuklar değil muhatap ile birlikte oturmak şartı ile amca, dayı yeğen gibi akrabalar da dâhildir.[9] Burada asıl gözetilmesi gereken husus aile efradı sayılan kişilerin ilgili ile aynı konutu paylaşıyor olmasıdır. Aynı adreste oturmayıp, muhatabın adresinde geçici olarak ikamet eden kimseye edilen tebliğ usulsüz tebliğ sayılacaktır.
Kuralın bir diğer istisnası ise, belli bir yerde veya evde meslek ve sanatın icra edildiği hallerde yapılacak tebligattır. Yani belirli bir yerde devamlı suretle meslek ve sanatını icra eden bir kişinin yanında devamlı olarak çalışan birine yapılan tebligat geçerlidir. Ancak tebligatın yapıldığı kişi o yerde devamlı çalışmalıdır, aksi halde tebligat yine geçersiz olacaktır.
Tebligat Kanunu’nun 18. ve Tebligat Tüzüğü’nün 24. maddesi “tebliğ yapılacak şahıs otel, pansiyon, hastane, tedavi veya istirahat evi, fabrika, mektep talebe yurdu, resmi veya hususi daire veya müessese gibi içine serbestçe girilemeyen veya arananın kolayca bulunması mümkün olmayan bir yerde bulunuyorsa, tebliğin yapılmasını o yeri idare eden veya muhatabın bulunduğu kısmın amiri temin eder.[10]
Uygulamada en sık rastlanılan iki tebligat türü ise madde Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi “tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina”, 35. maddesi ise “adres değiştirilmesinin bildirilmesi mecburiyeti” dir.
Tebliğ imkânsızlığı iki durumda karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi adreste bulunmama diğeri ise tebellüğ ehliyetine sahip olmamaktır. Gösterilen adreste muhatap veya muhatap adına tebligatı kabule yetkili şahıslardan hiç birinin bulunmaması durumu hem uygulama da hem de mevzuatta tebliğ imkânsızlığı olarak nitelendirilmektedir.[11]
Muhatap adına kendisine tebligat yapılacak olan şahsın, görünüşe göre 15 yaşından aşağı veya bariz bir şekilde ehliyetsiz olması ve o adreste muhatap yerine tebligat yapılacak başka bir şahsın bulunmaması [12] yine tebliğ imkânsızlığı olarak nitelendirilmektedir.
Tebellüğden imtina ise, kendisine tebligat yapılabilecek kişilerin tebliğ almamasıdır. Bu durumda, bu durum tebliğ evrakına bu şekilde geçirilerek memur tarafından imzalanır ve Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi28 ve Tebligat Tüzüğü’nün 30. maddesi hükümlerine uygun olarak işlemlerin tamamlandığı tarih, tebliğ tarihi kabul edilir. Başka bir ifade ile, muhatap veya muhatap adına tebligatı kabul yetkisi olan şahıslar tebliğ evrakını tebellüğ etmek istemezlerse tebligatı kabulden kaçınabilirler[13], ancak bu durumda Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi hükümleri uygulanacaktır.
Tebligat imkânsızlığı veya tebellüğden imtina oluştuğu taktirde uygulanacak belli aşamalar vardır. Bu aşamaların sırasıyla yapılması koşuluyla geçerli olması söz konusudur; aksi halde tebligat usulsüz olur.
1-Tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden (azalardan) birine yahut polis ya da jandarma karakolunda görevli zabıta amir veya(4829 sayılı yasadan önce “ve” ibaresi idi) memuruna imza karşılığı verir.
2-Görevli tebliğ memuru evrakı kime verdiğini belirten ihbarnameyi doğru adresteki kapıya yapıştırır. Apartman dairesinde oturuyorsa apartmanın girişine değil oturulan dairenin kapısına yapıştırır. Bu ihbarname kapıda 10 gün süreyle kalması gerekmektedir.
3-Ve komşulardan birine, varsa yönetici ya da kapıcıya haber verir.
4-Bu işlemlerden sonra tebliğ memuru, yukarıda sayılan yaptığı işlemleri, ihbarnamenin kapıya asıldığı tarihi, evrakı kime, hangi nedenle verdiğini, kısaca sırasıyla yazar ve mazbatayı(tebligat parçasını) ilgili merciine iade eder.[14]
Adres değişikliğinin bildirilmesi durumunda tebligatın yapılacağı yeri düzenleyen m. 35, Tebligat Kanunu’nun özel hükümler kısmının kazai tebligatı düzenleyen birinci faslında yer almaktadır. Böyle olunca bu hüküm sadece kazai tebligat bakımından uygulanabilir olup, idari ve mali tebligatlar bakımından uygulanmaz. İcra dairesi de geniş anlamda kaza merciine dahil olduğundan, adres değişikliğinin icra dairesine bildirilmesinden itibaren artık tebligat yeni adrese yapılır. Tebligatın yeni adrese yapılabilmesinin koşulu, önceden aynı adrese (değişiklikten önceki adrese) en az bir kere tebligat yapılmış olmasıdır.[15]
Muhatabın değişen adresinin tespit edilememesi halinde, tebliğ memuru tebliğ evrakını, evrakı çıkaran merciine iade edecektir. Merciin muhatabın adresinin tespitini yapamaması ya da başka bir adres bildirememesi durumunda düzenlenecek tebliğ evrakının bir nüshası eski adrese ait kapıya ve diğer nüshası da tebliği yapan mercie asılacaktır.
Muhatabın adresine erişilememesi halinde kanun koyucu yargı faaliyetinin aksamaması adına ilanen tebligat usulünü düzenlemiştir.
İlanen tebligat yapılabilmesi için gerekli olan koşullar şunlardır;
-Tebligat yapılan muhatabın kimlik bilgilerinin belirli olması,
-Muhatabın adresinin meçhul olması( bilinememesi),
-Muhatabın adresinin soruşturulmasına rağmen bulunamaması,
Yukarıdaki sayılmış olan şartlardan biri sağlanamazsa ilanen tebligat yapılamaz. Ayrıca ilanen tebligat yapılabilmesi için ilan ücretlerinin yatırılması gerekmektedir. Aksi takdirde ilanen tebligat yapılamaz.[16]
Tebligatın yapıldığı ve geçerli sayıldığı diğer bir durum ise celse esnasında veya kalemde tebligat yapılmasıdır. Celse esnasında yapılan tebligat için hakim tarafından duruşma tutanağına yazdırılarak, mümkünse tarafların imzalarının da alınması uygun olur. Belgenin taraflara verildiği gün tebliğ tarihi sayılır.
Yine avukat katiplerine ve stajerlerine yapılan tebligat da avukata tebliğ edilmiş şekilde hüküm ifade eder.
Önemle altını çizmek gerekir ki tebligat hukukunun yargılamadaki yeri göz önüne alındığında gerekli özenin gösterilmediği durumlarda birçok hak kaybına yol açtığı görülmektedir. Bu noktada gerek avukatların gerek hakim ve savcıların hukukun bu dalını önemine binaen, üzerine gerekli çalışma ve çabayı göstermelidir. Bununla birlikte bizzat tebliğ yapan memurların da bu konuda bilgi ve donanım olarak titiz olmasıyla çok hak kaybının önüne geçilecektir.
[1] Deliduman, S., Tebligat Hukuku Bilgisi, Ankara, 2008, s. 13.
[2] Deliduman, s. 13,14.
[4] Tebligat Kanunu, madde 11/II.
[5] Tebligat Kanunu, madde 12/I.
[6] Tebligat Kanunu, madde 12/II.
[7] Tebligat Kanunu madde 13/I.
[8] Deliduman, s. 25.
[9] Deliduman, s. 26.
[10] Tebligat Kanunu, madde 18/I.
[11] Deliduman, s. 38.
[12] Deliduman, s. 38.
[13] Deliduman, s. 39.
[14] http://www.yilmazkarakas.av.tr/2020/02/28/yargitay-kararlari-isiginda-tebligat-hukuku-uygulamalari/
[15] Deliduman, s. 32,33.
[16] http://www.yilmazkarakas.av.tr/2020/02/28/yargitay-kararlari-isiginda-tebligat-hukuku-uygulamalari/